Amy Ben Moody’nin bunca zamandır kendisine engel teşkil ettiğini, yeni partneri Terry’nin ise kendisine çok destek çıktığını söylüyor.
Bu yaz Evanescence solisti Amy Lee için dayanılması zor bir dönem olacak.
Eğer dünyaya (en azından şirketi Wind-up’a) sözünü geçirebilirse, The Open Door sayılı haftalar sonra raflarda yerini alacak. Ancak Evanescence hayranları 2003’teki büyük çıkış yakalayan Fallen albümünden sonra 3 Ekim’e kadar beklemek zorundalar.
Amy “Bu albümü çıkartabilmek için ölüyorum,” diyor. “Sanki Fallen’dan sonrası yokmuş gibiydi”, bilindiği gibi Fallen sadece Amerika’da 6,5 milyon satmıştı. Ayrıca Amy, The Open Door’da daha farklı bi ruh haline girdi.
Amy “Fallen’ı düşündüm, birçok şarkı kendimi kanıtlamak, bizi ve sesimizi kabul ettirmek için bestelenmiş gibiydi.” diyerek durumu açıklıyor. “Belli bir yoldan gitmekle tuzağa düşürüldüm. Ama yeni albümle birlikte her çeşit yoldan her yere gidiyorum. Bazen mutlu olmaktan korkmuyorum, albümde gerçekten eğlenceli ve güzel, şehvetin de olduğu anlar var, kendi rolümün dışına çıkığım son bölüm hariç. Bu albüm benim bütün benliğimi içine alıyor.”
Tam 3 yıl geçti. Yeni albümde “Good Enough”, “Weight Of The World” ve ilk single “Call Me When You’re Sober” ile birlikte 13 şarkı bulunuyor. Bu albüm 2003’te Avrupa turnesinin ortasında gemiye atlayarak geri dönen gitaristleri Ben Moody’nin ayrılışından sonraki ilk albümleri olacak.
Turne esnasında Amy’nin uzun süredir yazar partneri olan Ben’in yerine apar topar 5 ay önce boynundaki atardamarın yırtılmasından dolayı felç geçiren Cold gitaristi Terry getirildi. Terry 2 yıldan fazla süredir grupla birlikte.
Ve daha sonra Amy’nin eski menajeri Denis Rider’la bir takım sorunları oldu. Aralık ayında Amy, Denis Rider’ın cinsel taciz, şiddet, ahlak dışı haraketlerde bulunmak, bunun gibi daha pek çok olumsuz davranışları içeren “görevini kötüye kullanma” suçundan yargılanması için kendisine dava açtı. Amy bu sorunun hala çözülemediğini söylüyor.
Fakat Amy son yıllardaki iniş ve çıkışların kendisinin yükselişini engellemesine izin vermedi. “En şaşırtıcı olanı da ben bu duygu yoğunluğunun üzerine üzerine gittim,” diyor. “Gerçekten özgür, şaşırtıcı ve iyi olarak başlamadık, çünkü bir sanatçı olarak yalnız bırakıldım (Ben’in ayrılışından sonra), yanımda kimse yoktu – acımasız olmak istemiyorum – kimse arkamda değildi. Ama biri (Terry) hariç. Terry beni inanılmaz bir şekilde teşvik ediyordu. Korktuğum için ya da başka bir sebepten dolayı birşeyi yapmak istemediğimde beni zorluyordu. O büyük bir besteci ve sanki bu değişim içinde biz sadece eğlendik. Sanki ‘Hadi ciddi konuşmayı bırakalım ve biraz eğlenelim,’ der gibi ve benim adeta aşık olduğum birçok şarkı yazdık.”
“Hayat devam ediyor” Amy devam etti. “Bir yılı aşkın süredir yazıyoruz, kayıt sürecinde bile, ilişkilerimizle ilgili problemlerimiz oldu. En zor bölümü Terry’nin felç geçirmesi oldu.
Tüm bu olanlar gerçekten çok etkileyiciydi çünkü sinir bozucuydu. Fakat en azından benim için her sinirimizin bozulması, duvarı yumrukladığımız anlarda, tüm bu kaos içinde, yalnızca benim müziğimi daha iyi yaptı çünkü tutkulu bir yapınız vardır – tüm bu olanlar olumsuz olsa da. Biraz daha iyi oldu aslında. Herşey bittiğinde yeni bir nefes aldığımızı, yeniden başladığımızı hissettik. Muhteşem şarkılar yazdık ve bu şarkıları seviyorum. Fakat aynı zamanda da gerçekten iyi birşeyler yaptınız mı bilmeniz için önce denemeniz gerekiyor.”
Amy yeni albüm için hakkında “kusursuz besteci” dediği Terry ile birlikte 1 yıldan fazladır yazıyor. Bu eser yılın ilk aylarında yapımcı ve eski Ugly Kid gitaristi daha önce Fallen’ın da yapımcılığı yapan Dave Fortman eşliğinde Los Angeles’taki Record Plant stüdyosunda kaydedildi.
Amy, Terry ile aralarındaki güçlü bağ ve yine onun sağlam desteğiyle birlikte daha da güçlendiğini söylüyor. “Sonunda aynı odada biriyle birşeyler ortaya çıkarabildim,” diyor. “Eskiden Ben de gruptayken asla birlikte birşeyler yazamazdık. Müziğimi yapardım, gidebildiğim yere kadar giderdim ve bir araya gelirdik, o da gitar kısmını filan yazardı. Çoğunlukla o yazar bana getirirdi ve ben de sözleri, melodileri, piyanoyu, vokalleri yapardım. Hiçbir zaman aynı odada oturup birşeyler ortaya çıkarmadık. Ben her zaman yazılarımın çok özel ve paylaşılması çok zor olduğunu hissederdim. Ama Terry ile partner olarak birbirimize karşı katı değildik. Onunla birlikteyken onun stilini sevdiğimi anladım ama nasıl devam edeceğimizi bilmiyordum. Bir araya gelip bir takım olduk ve kesinlikle kendi başımıza yapabileceklerimizden daha iyi oldu.”
Amy Lee: Ben kendi kendimin tasarımcısıyım. Benden gelen her şey sanatımın bir parçası: şarkı yazdım, söyledim, çizdim ve kendi giysilerimi yaptım. Hayranlarımız da bunu takip etti.
M: ’My Immortal’ ın klibinde beyaz örtülere büründün ve ölü gibi göründün. ’Bring me to life’ da bir gecelikle bir pencereye çıktın. Hala intihar hakkında fantezilerin var mı?
Amy Lee: İntihar ya da ölüm hakkında şarkı söylemem. ’Bring Me To Life’ farklı yollarla anlatılabilirdi ama ben asla intihar etmeyi düşünmedim. Klip şöyleydi… ne yapacağımı bilmiyorum ve kazayla düşüyorum ama intihar etmiyorum. Bu daha çok yaşamın fiziksel çekişmeleriyle ilgili...
M: Ölümle aran nasıl? (ya bu ne dingil bi soru ben olsam adamı döverim)
Amy Lee: Bence eğer bir şeyin olması için çaba harcamazsak o şey olmaz.(Amy bir çocukken annesini deli gibi sevdiğini ve onun ölümünü inkar ettiğini söyledi.Gençliklerinde o ve Ben ilk şarkılarını; yorgun olmaktan ve çocukluk korkularından bahseden melankolik bir şarkı olan ‘My Immortal’ı yazdılar. Şimdi O, kendi kendine yardım mesajlarına geçmek istediğini söylüyormuş.)
M: Dindar mısın? (ya amylee bu adam senin özel hayatına ne karışıyor)
Amy Lee: Ben ruhsal derdim, dindar değil. Hristiyan olsam da. Başını dik tutmak ve kendin için bir şeyler yapmak gerekli. Bu konuma geldiğimde bu şunun gibi bir şeydi: Rüyalarımı gerçekleştirmek için çalıştım.
M: Tanrı’ya inanır mısın?
Amy Lee: İnanırım ama bu biraz kişisel ve bunun hakkında konuşmak istemiyorum. İşim Tanrı'yı ilgilendirmez. (biraz anormal bir cevap olmus amaaaa o muhabirin derdi ne kaşınıyor galiba)
M: Ailen ne zaman senin için vazgeçilmez olur?
Amy Lee: İnsanlar beni kullanmaya çalıştıkları zaman. Bir kaç ay önce bir arkadaş turneden vidyoları çaldı. Çok kızdım. Nefret ettiğim başka şey varsa o da ailenin anlayışsızlığıdır. Ailem başarılı olamayacağımı düşünmüştü. Okulum için çok fazla destek verdiler ve müzik için harcadığım çabaya hoş bakmadılar.
M: Ya şimdi?
Amy Lee: Para kazandığımdan beri benimle gurur duyuyorlar. Evanescense iş ve sanat arasında bir köprü. Biz melankolik besteli şarkılarımızda gerçek acılardan ve yaşamın materyallerinden bahsediyoruz...
Güçlü bir rock sounduna sahip olan Evanescence’in tohumları 90’lı yıllarda atıldı.Amerika ve tüm Avrupa’da önemli başarılar elde eden grubun en büyük özelliği, henüz 20 yaşındaki dupduru bir sese sahip olan kadın vokalisti Amy Lee. Lee ve grubun elemanlarından gitarist Ben Moody’nin besteleri yaparken ilham aldığı isimler arasında Björk, Tori Amos, Danny Elfman bulunuyor. Evanescence grubunun diğer elemanları ise John LeCompt (
ve Rocky Gray (davul)
-Şu ana kadar az duyulmuş bir grup ismine sahipsiniz.Nedir bunun hikayesi?
Amy: Bu ismi bulmak için uzun bir araştırma yaptık.Alışılmışın dışında bir sözcük olmasını tercih ettik.Gerçi bu sözcüğün önceden duyulmadığını düşünmüyorum.Zaten bu isim bizim müziğimizi tarif ediyor.
Ben: Ben bu ismi ilk duyduğum zaman Amy’den daha fazla savunmuştum.Evanescence üzerinde uzun uzun düşünmüştük.Asıl olarak bu kelimeyi duyduğunuz zaman akılda beliren bir resmi vardır.Ben onu sevdim.İnsanı derinden etkiliyor.En sonunda işte bu dedim.
-Bring To My Life şarkınız Daredevil filminin müziği oldu.
Amy: Daredevil filminde bu şarkıyı duymak benim için muhteşem bir deneyimdi.İlginç olan şu ki,ne şarkı film için ne de film şarkıyla ilgili olarak yaratılmıştı.Bu şarkının kullanıldığı sahneyi gördüğüm zaman garip hissettim.Filmde My İmmortel adlı bir başka şarkımız da kullanıldı.Şarkımız filmin en etkili sahnelerinde yer aldı.Bu da bizim kariyerimiz açısından iyi bir gelişme oldu.
-Bir rock grubunun kadın vokali olmak kolay iş değildir herhalde?
Amy: Gerçekten rock söyleyen bir kadın vokal olmaktan çok gurur duyuyorum.Çükü bu alanda fazla kadın vokal yok.Bu durum yüzünden hayal kırıklığına uğradığım da oluyor.Garbage ve Tori Amos gibi grup ve şarkıcıların daha çok olmasını arzu ederdim.Aslında rock müziğinde bir kadın olmak bu kadar büyütülecek bir durum değil.Belki benim sayemde diğerlerinin de önü açılır
İNGİLİZCE=
Hey everybody! Happy holidays.
I'm glad you like my lunchbox, I spent about a week of my life obsessing over it. Its funny, everytime I finish one of these things I'm like, 'Rats I really want to keep this now!' Anyone ever see that pair of Ugs I did a few years ago? I collected about a million little care bears, beanies, legos and whatever else, then sewed and glued them all over the surface of those things. They were like giant transformer feet. I loved those! Anyway, not the point. The lunchbox auction is a great cause and the proceeds go to feeding hungry people in New York and South Africa. And hey, if this art stuff is too rich for your blood, maybe go help out at the soup kitchen for an hour or two this year. Or bake a pie for your doorman. Everybody likes pie, and those who don't like pie still like knowing there's someone out there who cares about them enough to make them a pie.
About the music... you all should know that I am writing, and expanding my mind. I always want to feel like there is no roof on what I allow myself to do creatively, so I'm exploring a lot of different things right now. Try to be patient, and I promise you will end up with something worth the wait. As far as the "film and tv" thing and what thats supposed to mean, you probably know that scoring and writing for film has always been a dream of mine, and I'm seriously trying to pursue that. I miss performing and seeing you guys and I hope you have a great holiday season!
Oh and by the way, if you haven't seen Steven Colbert's Christmas special yet, your'e in for a really tasty treat. It's freaking hilarious and my family and I think its the best Christmas special since Pee Wee's.
love,
Amy
TÜRKÇE=
Herkese merhaba!Mutlu tatiller!
Beslenme çantamı beğenmenize benim için bir onur; hayatımın bir haftasını buna kafa yorarak geçirdikten sonra...Komik olan şu ki; hep bunları bitirdiğimde şöyle oluyorum; "Hainler
şimdi bunu saklamak istiyorum!"Biriniz son yıllarda hiç benim yaptığım böyle bir çift Ugs gördünüz mü?Bunun gibi milyonlarca ayıcığı, kafayı, legoları vb şeyleri koleksiyon yapıyorum, sonra onları dikiyorum ve bu tür şeylerin yüzeyine yapıştırıyorum.Dev bir trafo ayağı gibi oluyorlardı.Onları sevmiştim!
Neyse konumuz bu değil.Beslenme çantası için açık artırma yapmak çok iyi bir olay.Girişim, New York ve güney Afrika'daki insanların açlığına çözüm olması için yapılıyor.Fakat bu çalışmalar sizin için çok pahalıysa, bu yıl bir aşevine gidebilirsiniz; bir veya iki saatliğine.Kapıcınız için bir
turta pişirebilirsiniz.Herkes turta sever, sevmeyenler de en azından birinin kendisine turta pişirecek kadar değer vermesinden hoşlanacaktır.
Muziğe gelince...Şuan beste yaptığımı ve zihnimi açtığımı bilmelisiniz.Her zaman yaratıcı olmak için kendime izin verirken önümde engel olmadığını hissetmek isterim.Bu sebepten şuan değişik bir şeyler arıyorum.
Sabırlı olmaya çalışın, söz veriyorum bitince gerçekten beklediğinize değecek."Film ve Tv", bana içerdiği anlam kadar uzak.Muhtemelen biliyorsunuz; bir film müziği yazmak her zaman hayalim.Ciddi bir şekilde bu hayalimi kovalıyorum.
Performansımı sergilemeyi, sizleri görmeyi özlüyorum çocuklar!Umarım harika bir tatil dönemi geçirirsiniz.Aklıma gelmişken, hala Steven Colbert'ın Noel spesiyalini görmediyseniz, gerçekten tatlı bir zevkin esiri olacaksınız.Bu görülmemiş bir şamata ve ailemle Pee Wee spesiyalinden beri en iyi yılbaşını geçireceğimizi sanıyoruz.
Sevgilerle
Amy